Seçim 2009
Son yazımı “Belli olmaz belki birileri şapkadan tavşan çıkarır” diye bitirmiştim. Ama ben bir tavşan göremedim. Sonuçlar da bir iki yer dışında çok sürpriz olmadı.
Öncelikle ben yanıldığımı itiraf ederek başlayayım. AKP’nin %39’a düşeceğini hiç öngörmemiştim. En azından %45 bekliyordum. Ekonomistler için ünlü bir laf vardır, “Ekonomist yaptığı bir tahminin neden tutmadığını sebepleriyle açıklayan kişidir” diye. Bende bu yoldan giderek neden yanıldığımı anlatmaya çalışayım. Gerçi kendime çok da fazla haksızlık yapmayayım, DTP’nin AKP’yi süpürme ihtimali var diye yazmıştım ve gerçekten öyle oldu. AKP Güneydoğuda yeni belediyeler almak bir yana elindekileri de kaptırdı. Ama benim açıdan en beklenmedik olanı Saadet Partisinin % 5 oy almasıydı ki Saadet bu oyları herkesinde bildiği gibi AKP’den aldı. Ayrıca Demokrat Partinin % 4’e yakın oy alacağını da tahmin etmemiştim. Sonuçta Saadet+Demokrat Parti % 9 oy aldı ve bunlar hep AKP’nin oyu idi.
CHP tahminim tuttu, % 25-26 demiştim. İl genel meclisinde % 23, belediyelerde ise % 28 aldı. İki puanlık yanılmayı saymıyorum artık o kadar olur. CHP yönetimi oy oranından çok memnun ve çok başarılı olduklarını düşünüyor. Bu zaten beklenen bir gelişmeydi. Yalnız benim anlamadığım medyanın da CHP’yi başarılı bulmasıdır. Sanırsınız ki CHP açık ara birinci parti çıktı. Kimsenin dikkat etmediği veya benim göremediğim bir şey var, hiç bir siyasi partinin il genel meclisi oyları ile belediye oyları arasında 5 puanlık fark yok. Bu aslında çok şeyi gösteriyor ama insan görmek istemedikten sonra yapacak fazla bir şey yok.
Sonuç olarak, çok kapsamlı bir seçim değerlendirmesi yapıp, yazıyı uzatıp okuyanları (eğer varsa tabi) sıkmak istemem.
Bu seçim bir şeyi daha göstermiştir ki sağdan sola, soldan sağa oy çıkmaz. Seçmen rasyonel falan değildir (nasıl da lafı gene buraya getirdim ama), önce kendini konumlandırır (sağ-sol, dinci-laik, kürt-türk diye) ve oyunu ondan sonra verir.
Söylemeden geçemeyeceğim kişisel olarak en büyük hayal kırıklığını Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminde yaşadım, bundan da bir sonraki yazıda bahsedeceğim.
Öncelikle ben yanıldığımı itiraf ederek başlayayım. AKP’nin %39’a düşeceğini hiç öngörmemiştim. En azından %45 bekliyordum. Ekonomistler için ünlü bir laf vardır, “Ekonomist yaptığı bir tahminin neden tutmadığını sebepleriyle açıklayan kişidir” diye. Bende bu yoldan giderek neden yanıldığımı anlatmaya çalışayım. Gerçi kendime çok da fazla haksızlık yapmayayım, DTP’nin AKP’yi süpürme ihtimali var diye yazmıştım ve gerçekten öyle oldu. AKP Güneydoğuda yeni belediyeler almak bir yana elindekileri de kaptırdı. Ama benim açıdan en beklenmedik olanı Saadet Partisinin % 5 oy almasıydı ki Saadet bu oyları herkesinde bildiği gibi AKP’den aldı. Ayrıca Demokrat Partinin % 4’e yakın oy alacağını da tahmin etmemiştim. Sonuçta Saadet+Demokrat Parti % 9 oy aldı ve bunlar hep AKP’nin oyu idi.
CHP tahminim tuttu, % 25-26 demiştim. İl genel meclisinde % 23, belediyelerde ise % 28 aldı. İki puanlık yanılmayı saymıyorum artık o kadar olur. CHP yönetimi oy oranından çok memnun ve çok başarılı olduklarını düşünüyor. Bu zaten beklenen bir gelişmeydi. Yalnız benim anlamadığım medyanın da CHP’yi başarılı bulmasıdır. Sanırsınız ki CHP açık ara birinci parti çıktı. Kimsenin dikkat etmediği veya benim göremediğim bir şey var, hiç bir siyasi partinin il genel meclisi oyları ile belediye oyları arasında 5 puanlık fark yok. Bu aslında çok şeyi gösteriyor ama insan görmek istemedikten sonra yapacak fazla bir şey yok.
Sonuç olarak, çok kapsamlı bir seçim değerlendirmesi yapıp, yazıyı uzatıp okuyanları (eğer varsa tabi) sıkmak istemem.
Bu seçim bir şeyi daha göstermiştir ki sağdan sola, soldan sağa oy çıkmaz. Seçmen rasyonel falan değildir (nasıl da lafı gene buraya getirdim ama), önce kendini konumlandırır (sağ-sol, dinci-laik, kürt-türk diye) ve oyunu ondan sonra verir.
Söylemeden geçemeyeceğim kişisel olarak en büyük hayal kırıklığını Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminde yaşadım, bundan da bir sonraki yazıda bahsedeceğim.
Yorumlar