Kayıtlar

Kasım, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

ŞEHİRLER VE KENTLER

Resim
Başbakanın 17 Ocak 2013 tarihli konuşmasının bir işaret fişeği olduğu belliydi. Daha Gezi parkı olayları olmadan, açıklamanın kendisi bir tehdit, bir ayrıştırma, bir meydan okumaydı. “ Bölünmüş toplum ” tanımı Arendt Lijphart’a ait: homojen bir toplumsal yapısı bulunmayan, din, dil, ırk gibi temel değerlerde derin ayrımlarla bölünmüş toplumları ifade ediyor. Bu tür toplumlarda yeni bir demokrasi biçimi öneriyorlar. Amaç herkesi içine alabilecek, herkesin kendini ifade hakkını güçlendirecek bir yönelimde olmak. Yani bölünmeyi derinleştirmek yerine birarada olabilmeyi güçlendirecek kanallar açabilmek. Türkiye’ye de önerilen ve “ ortaklık demokrasisi ” adı verilen modelin temeli toplumun gerçekten bölünmüş bir toplum olduğu kabulüdür. Ayrımın derin ve uzlaşmaz bir biçimde katmanlara ayrılmasıdır. Bu katmanların varlığını sorgularken önümüze öncelikle Kürt-Türk ayrımı geliyor. Uzunca bir dönemdir bu sorunun çözümüne ilişkin bir anlayış aranmasına rağmen adına barış süreci denen bu süreçl