DİJİTALİZM: SİYASETİN YENİ YÜZÜ



Siyaset yapmak dönüşüyor. Biz kendi içimizde hala eski yöntemlerle siyaset yapmaya devam etsek de, dünyanın gündemi başka bir yerde belirleniyor, gündemimize pek çok yeni kavram giriyor; ağ kültürü, sosyal ağlar, dijital aktivizm, dijital fanus etkisi, alternatif medyalar, hibrid hareketler vs…
Dünya bunları konuşuyor, biz dinliyoruz. Bu arada etrafımızın ağlarla örüldüğünü fark etmiyoruz. Üstümüze örülen ağları silkeleyerek durumu kavramaya çalışmak gerekmez mi? 
Bu dijital yeni dünyada siyaset de dönüşüyor. Sokak hareketleri yerini sanal aleme bırakalı sokaklar boşalmadı mı. Artık alışveriş bile sokaklarda değil sanal marketlerde daha hareketli. 
İnternet ve sosyal medya aktivizmi siyasete tahmin edilenden daha çok etki ediyor. 
İnternet kampanyaları ilk büyük başarısını Obama’nın seçiminde elde etti. Ardından 2009 seçimlerinde Yunanistan’da PASOK’un ve Papandreou’nun başarısı dijital alanın etkin kullanımı sayesinde oldu. Geçen yıl Almanya’da yapılan genel seçime damgasını internet vurdu. Japonya’da yılların muhazafakar iktidarının yıkılması kadınların internet sayesinde oy kullanmaya ikna olmasıyla gerçekleşti.
Patlama halindeki sosyal ağlara ve dolayısıyla sosyal ağ aktivizmine ilişkin çeşitli yorumlar var. Kimi karşı çıkarken kimleri de hayranlıkla izliyor.  
Bunlardan birisi olumlayıcılar; bu yöntemin doğrudan demokrasi pratiği olduğunu savunuyorlar ve onlara göre katılımcılığı ve şeffaflığı destekliyor. 
Diğeri kötüleyiciler; işte neoliberal sömürünün yeni şekli diyorlar, ayrıcalıklı sınıfı daha da ayrıcalıklı hale getiriyor dolayısıyla ezilen sınıf için yeni bir baskı aracı yaratıldı diyorlar. 
Üçüncüsü ise iyimserler; tamam bu ayrıcalıklı sınıfın aracı ama bize de yeni imkanlar sunduğu aşikar, biz o fırsatları kullanalım diyorlar.
Bu ağların bir aktivist kitlesi oluşturduğu ortada. Ama aktivistlikleri de gene sanal alemde kalıyor. Bunların çoğunluğu web sitesindeki banner’ı tıkladığında hükümetin zamları geri alacağını ya da bir tıkla yoksulları kurtardığını, açları doyurduğunu düşünüyorlar. Benim bunlardan tanıdığım o kadar çok ki. Bunların çoğu sokak aktivizmine olan inancını yitirdiğinden böyle yapıyor. Bir nevi kişisel tatmin işte. Hiç olmazsa bunu yaptım, “bunu yapmayanlarda var” diyorlar. 
Bu konuda düşünenlerin ortak kanısı şu; sanal aktivizm ancak sokakla buluşursa işe yarar! Buna da “hibrid yapılar” adını takmışlar. Bir yandan sanal alemi birbirine katacak, öte yandan çadır kurup sokakta yatacak.
İşte Wall Street eylemleri biraz bu oldu galiba: Sokakla buluştular.
Aktivistlerin artık daha yaratıcı ve etkili yöntemler seçmeleri gerektiği açık. Sanal alemde de, sokakta da. Yani işin püf noktası bu galiba. Alternatif olan “yöntemin kendisi”. Yani ilgi çeken farklı bir yöntem, hem sokakta hem de internette işe yarıyor. Her alanda etkili muhalefet için yaratıcı fikirlere ihtiyaç var.
Sermayenin egemen olduğu politik sistemdeki en kuvvetli muhalefet dinamiği tabandan gelen aktivizm olduğu inancı yükseliyor. Özellikle gençler ana akım medya kadar ana akım siyasetten de uzaklaşıyorlar. Ana akım’ın insanlardaki yeni algısı şu: Kandırılıyoruz!
Kandırıldığı hissine kapılanlar sayıca artmaya başladı. Kandırılanlar bu halden kurtulmak için alternatif kanallardan bilgi almaya, mümkünse doğrudan bilgi edinmeye çalışıyor. Bu halin asıl müsebbibi olarak gördükleri ise ana akım siyasetin kendisi, bulunduğumuz hali “bir tür demokrasi” olarak nitelendiriyorlar. Toplumsal halimizden koparıp her birimizi kutsal bireyler halinde, ilişkisiz, ağlarla örülmüş, sanal yaratıklar olarak ortaya salıyorlar.
Kutsal internet kullanıcılarını alternatif bilgi arayışına iten diğer önemli güdü ise reklamlar, sponsorluklar kısacası “medyanın finansmanı” nedeniyle medyanın bağımlılıklarının artması, bu bağımlılıklar nedeniyle özgür ve muhalif seslerin seslerinin kısılmasıdır. Bu gerekçelerle neyin alternatif olduğu tekrar sorgulanıyor. 
Bu konuda ortak tanım ise; yapısı, finansmanı ve karar alma süreçleriyle alternatif olabilme halidir. Alternatif bir şekilde kurulmuş ve alternatif bir şekilde işliyor olmasıdır. Siyaset için benzer arayışları olanlarda var; yapısı, finansmanı ve karar alma süreçleriyle alternatif olan bir siyaset yapma biçimi. Buna bir de isim bulunmuş; yurttaş siyaseti.
Şimdi bu yurttaş siyasetinin gerçek, kandırmayan ve sokak halini tartışmaya, öğrenmeye ve izlemeye başlıyoruz. Ana akımın dışında, sıradan insanlarla bir siyasetin nasıl mümkün olacağı bu yeni deneyimlerle görülecektir. 
Gerçek bir dünya için gerçek mücadelenin sokakta, yanyana, birlikte verileceğini, büyük hegemonyanın sıradan insanlarla yenileceğini görecek, göstereceğiz...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Şarap Likörü ve Bozcaada

ÖZAL'IN MEZARI NEDEN AÇILDI (YA DA ENİŞTEM BENİ NİYE ÖPTÜ?)

Tali'nin Hikayesi