Kayıtlar

Ocak, 2010 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
Resim
Deniz Baykal, 32. Gün'de Mehmet Ali Birand'ın sorularını yanıtlarken, önümüzdeki seçimin son seçimi olup olmayacağı ile ilgili soruya, "Benim bu bekleyiş içinde olanları mutlu edecek bir açıklama yapmama imkan yok” diye yanıt vermiş. Yani bu demektir ki, Baykal bu seçimde de gitmiyor, CHP'nin de çilesi bitmiyor. http://www9.gazetevatan.com/Baykalin_son_secimi_mi/284290/9/Siyaset

Medya-2

Son yıllarda medyada magazin haberciliği diye bir habercilik tipi türedi. Bu hareketin öncüleri ise yazılı basında Ertuğrul Özkök, televizyonda ise Reha Muhtar oldu. Haberin özünün ikinci plana atıldığı, haberin verilişinin ise birinci plana çıktığı, ciddi haberlerdense daha light haberlerin kullanıldığı bir dönem. Özellikle tv'de Reha Muhtar'ın ana haber sunduğu zamanlarda verdiği haberler zamanında çokça eleştirildi, bol ajitasyonlu, içerik olarak bomboş haberler ana haber kuşağında yer buluyordu. Fakat şu an neredeyse bütün kanallar aynı şekilde ana haber vermeye başladı. Zamanında Reha Muhtar'ın anti-tezi olarak görülen ve ciddi haberciliğin Türkiye'deki temsilcilerinden sayılan Ali Kırca bile inanılmaz derecede saçma sapan konuları ana habere konuk etmeye başladı. Dizi tanıtımları, kaset tanıtımları ana haberde yapılmaya başlandı. Özellikle şehit haberleri sonrasında şehidin anne-baba ve eşinin halleri hüzünlü müzikler eşliğinde dakikalarca verildi. Gazeteler kısmı

Medya

Sürekli olarak medyanın demokratik bir ülkede demokrasinin dördüncü gücü olduğundan bahsedilir. Teoride belki doğrudur ama Türkiye örneğinde maalesef bana medya demokrasinin önünde engelmiş gibi geliyor bazen. Nedir medyanın ana işlevi? Toplumu olaylardan doğru şekilde haberdar etmek. Türkiye'de medya ne yapıyor peki, toplumu haberdar ediyor ama "doğru" şekilde etmiyor. Haberi kendi çıkarları doğrultusunda topluma yansıtırken haberi yeniden üretmiş oluyor. Biz aslında medyanın izin verdiği ölçüde haberleri öğrenmiş oluyoruz. O yüzden bir haberin bütün yönlerini çoğu zaman göremiyoruz. Eksik veya yanlış haberler yüzünden olaylarla ilgili kanaatimizde yanlış olabiliyor ki demokratik bir toplumun temel şartlarından biri olan toplumun olaylarla ilgili doğru ve hızlı bir şeklide bilgilenmesi varsayımı burada geçerliliğini yitirmiş oluyor. Köşe yazarlığı diye bir tabir var; gazetede çıkan haberleri kendince yorumlayıp insanlara olaylarla ilgili bakış açısı getirsin diye. Maales

İlk Cumhurbaşkanı Adayı Belli Oldu

Resim
Bugün Cumhuriyet Gazetesi'nde yer alan haberde, DP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk Büyükerşen'i makamında ziyaret etmiş ve DP'nin Cumhurbaşkanı adayının Büyükerşen olduğunu açıklamış, hayırlı olsun...

Politus Dergisi'nin ilk sayısı raflarda...

Resim
MUHALEFET, DUVARLAR VE YENİ ARAYIŞLAR http://www.pasok.gr/ ALMANYA’DA NE OLDU? ALMANYA SEÇİMLERİ VE ‘III. YOLUN’ SONU AVRUPA İÇİN YENİ BİR YÖN: ÖNCE İNSANLAR SOLCULARIN ÇOCUKLARI ................................................................................................... D O S Y A: KENTSEL MUHALEFET: YENİ ÖRNEKLER PROF.DR. ÇİLER DURSUN : ARTIK KİMSE GERÇEK ANLAMDA RADİKAL BİR MUHALEFET BEKLEMİYOR EVİN TAŞ: 2006 YILINDA MEKSİKA SOKAKLARINDA YAŞAR SEYMAN: OBAMA, BAYKAL VE İSTANBUL TROYKASI ÖNDER ALGEDİK: ANKARA SEÇİMLERİ BİZE 4 MİLYON DOLARA MALOLDU BURÇAK KARAMAN: SALTANATA SON, ANKARA’YI SEVEN BİR HAREKET OLARAK DOĞDU FERHAT ARIKAN: BARINMA HAKKI MÜCADELESİ KAMU ARAZİLERİNİN BİRKAÇ KİŞİYE PEŞKEŞ ÇEKİLMESİNE KARŞI BİR MÜCADELEDİR SERDAR ŞAHİNKAYA: MÜLKİYE KİMİNDİR? ANKARA’DA YİNE GÖKÇEK, NİYE GÖKÇEK? HİTİT GÜNEŞİ YENİDEN DOĞUYOR SELJ: SEÇİMDEN SEÇİME KAMPANYA YAPARAK KENT MUHALEFETİ YAPILAMAZ KARŞI KÖYDE OTURMAK? ......................................

Katili Tanıyoruz!

Resim

BDP'nin Linç Yasa Tasarısı

Resim
BDP (Barış ve Demokrasi Partisi)linç eyleminin TCK'nın 'İnsanlığa Karşı Suçlar' kapsamında ayrı bir suç olarak düzenlenmesi yönünde hazırladığı kanun teklifini Meclis Başkanlığı'na sunmuş. BDP linç girişimine katılan her bireyin hukuki olarak sorumlu olmasının gerektiğini söylemiş. Çok da iyi yapmış. Çünkü türk toplumunda linç kültürünün çok yaygın olduğunu düşünüyorum. Herkes mutlaka gazetelerde veya televizyonlarda görmüştür, özellikle işlenen adi suçlara yönelik olarak (cinayet, tecavüz)toplum suçu işlediğini düşündüğünü hemen linç etmeye kalkıyor. Bazen insanlar polisin elinden zanlıyı almaya bile kalkışıyor ve bunun cezai yaptırımı olmadığı için hiç korkmuyorlar. Hukuk devletinde böyle bir şey olabilir mi? Vatandaşın eline geçirdiği insanı linç edip sonra da hiç ceza almaması mümkün olabilir mi? Maalesef bizim ülkemizde oluyor. Son zamanlarda linç girişimlerinde de bir artış görülüyor ve bu linç girişimleri adi suçlara değil siyasal eylemlere karşı yapılıyor. Bu so

Altan Öymen, Genel Seçimler ve Muhalefet

Resim
Altan Öymen, Radikal gazetesinde bugün (12 ocak) çıkan yazısında AKP'nin son seçimlerden bu yana oy kaybetmeye devam ettiğini, önümüzdeki seçimlerde iktidarı kaybedebileceğini belirtmiş. Ama bazı açık kapılar bırakmayı da ihmal etmemiş. Türkiye'nin medar-ı iftiharı olan %10'luk seçim barajının indirilmesinin ve merkez sol ile merkez sağın seçim ittifakı yapması gerektiğini bunlar olmaz ise AKP'nin gene iktidar olabileceğini söylemiş. Yazının tamamını okumak isteyenler için linkini aşağıda veriyorum. Bence Altan Öymen'in AKP'nin oy kaybı ile ilgili yazdıkları gerçeklerden çok temenniler. Bir kere AKP'nin %47'den % 39'a inişini yanlış değerlendirdiğini düşünüyorum. Yerel seçimi iktidarın bir avantajı olarak değerlendirmiş. Fakat genel seçimlerde %10 barajının olduğu güzide ülkemizde insanların oyum çöpe gitmesin mantığı ile barajı geçemeyecek partilere oy vermekte tereddüt etmesi sonucu küçük partiler yerel seçimlerde daha fazla oy alabilmektedir ki

Erken Seçim mi? Sakın Ha

Son zamanlarda dikkatinizi çekmiştir mutlaka, CHP ve MHP ısrarla erken seçim istediklerini söylüyorlar. Muhalefetin erken seçim istemesinden daha doğal bir şey olamaz normalde ama ben gene de bu iki partinin de erken seçim istemesini çok yanlış buluyorum. Daha doğrusu anlayamıyorum neye güvenip erken seçim istediklerini. Kafalarında muhtemelen kendilerince bir hesap vardır. (gerçi Devlet Bahçeli'nin 2002 yılında erken seçim istemesinin neyle sonuçlandığını hepimiz biliyoruz) Hem ekonominin iyi durumda olmaması hem de Açılım işini AKP'nin eline yüzüne bulaştırmış görünmesine güveniyorlar herhalde. Özellikle de MHP açılım sürecinde yükselen milliyetçilikten faydalanmak istiyordur ama ben bu hesapların eğer olursa seçim sandığından döneceğini düşünüyorum. Basında da bu aralar 2007 seçimleri öncesi söylenen laflar tekrar dönmeye başladı; Mümkünse seçim öncesi merkez sağ, MHP ile merkez sol, CHP ile ittifak kuracak ve AKP birinci parti bile olsa yeterli çoğunluğa ulaşamadığı için MH

Ekonomiturk ve Yiğit Bulut

Ekonomi ile ilgilenenler var mi bilmiyorum, ama eğer ilgileniyorsaniz "Birlikte öneriyoruz" kısmında yer alan Ekonomiturk blogunu mutlaka ziyaret etmelisiniz bence. Özellikle aşağıdaki linkte yer alan iki yazı da hem Yiğit Bulut denilen zerre kadar ekonomi ve finanstan anlamayan ama habire o konularda ahkam kesen ismin ipliğini pazara çıkarıyor, hem de genel olarak insanların yanlış bildiği bir konu olan IMF anlaşmasının doğrusunu açıklıyor. Mutlaka okuyun derim. Sonra teşekkür edeceksiniz :)) http://ekonomiturk.blogspot.com/2010/01/yigit-bulutun-herkesten-gizledigi.html ekonomiturk.blogspot.com/2010/01/yigit-bulut-neden-ulkesini-sevmiyor.html

YORUMSUZ

Resim
ÜLKEMİZDE OKUMA DÜZEYİ Türkiye’de basılan kitapların sayısının diğer ülkelere göre durumunu hiç merak ettiniz mi? Ders kitapları dışında basılan kitap sayısı üzerinde yapılan araştırmanın ortalama sonucu şöyledir: Amerika 72.500, Almanya 65.000, İngiltere 48.000, Fransa 27.000, Brezilya 13.000, Türkiye 7.000. Toplam nüfusu sadece 7 milyon olan Azerbaycan da bile kitaplar ortalama 100.000 tirajla basılırken ülkemizde bu rakam ne yazık ki, 2000-3000 civarında kalmaktadır. Gazetelerimiz; ev, araba, makarna, oyuncak, kömür, sabun, televizyon ve diş fırçası gibison derece yararlı şeyler vermektedirler. Buna rağmen günlük tirajlarında en ufak bir artış görülmemektedir. Almanya’da 33 milyon, ABD’de 63 milyon Japonya’da 68 milyon gazete satılırken Türkiye’de ise günlük gazete satışı 2 milyon civarındadır. Hızlı okuma kurslarına katılan bir iş adamı bir iş için gittiği Kazakistan’ da halkın kitap okumaya karşı yoğun ilgisini şu sözlerle anlattı: “ Pazar yerinde mısır satan çocukla

Cüneyt Ülsever Röportaj

Aşağıdaki linke tıklarsanız Cüneyt Ülsever'in Yeni Harman dergisine verdiği röportajın bir kısmını okuyabilirsiniz. Bilmeyenler için Cüneyt Ülsever kendisine liberal diyen, AKP'nin ilk yıllarında harekete destek veren fakat daha sonra AKP'yi şiddetle eleştiren birisi. Röportajında bence Erdoğan ile ilgili çok önemli tespitleri var. Hele röportajın sonunda anlattığı Erdoğan'ın oğlu ile ilgili bir olay var ki çok ilginç. http://odatv.com/n.php?n=cuneyt-ulseverden-olay-yaratacak-aciklamalar-0501101200