Yarık Yollar Diyarı: Ankara

Sanırım blogların amaçlarından biri de içinde kalanları doyasıya dökmek. İşte tam da bu sebepten kaleme alınmış bir yazı bu: Dün sabah saat 8:50-9:00 saatlerinde yolum necatibey caddesinden geçme gafletine düştü. Adamlar (ki kendilerini Melih’in suvarileri veya belediye olarak da adlandırabiliriz) yolu dikine kazmışlar.
Aslında bu kazma/delme yontemine ankaralılar son 3 aydır pek de yabancı değil. Birçoğumuz mahallesindeki caddelerde, sokaklarda kaldırımdan 50 santim uzaklıkta bir çukurla karşılaşmışızdır. O çukurların aynısı fakat bu sefer yolu dikine kesmisler, vücuduna neşter vurulmuş insan bedeni gibi kan ağlıyor yol.
Çukura girip tekrar yolunuza devam edebilmeniz için neredeyse durmanız lazım. Yaklaşık bir saatimi başkasının tabağından yeme heveslisi şerit canavarlarıyla çukurun içinde savaşarak harcadım. Belediyemiz sanırım şu zihniyetle hareket ediyor: şerit canavarları (trafik canavarın bir üst modeli olan bu yaratıklar yolu sadece kendilerine ait bir lebensraum sanarlar) nasılsa bir yolunu bulur ve hendeği bile aşmayı başarır. Başka türlü yolu o şekilde yarıp olduğu gibi bırakmak açıklanamaz. Adamlar çatır çatır bir saatimizi yiyiyorlar ve bunun için yapabileceğimiz hiçbir şey yok. Oysa ki Avrupa’da böyle mi?....:)

Yorumlar

Ank dedi ki…
Değil mi canıım, Avrupa böyle mi...
fuly dedi ki…
bir okuma önerisi: Son Hafriyat (Bir Ankara Polisiyesi), Emrah Serbes, İletişim Yayınları, 2009.

http://www.iletisim.com.tr/kitap/son-hafriyat-1370.aspx
Adsız dedi ki…
evet sayın sebnem.. malesef halimiz böyle... trajikomik belki de..
:)
RSS

Bu blogdaki popüler yayınlar

Şarap Likörü ve Bozcaada

ÖZAL'IN MEZARI NEDEN AÇILDI (YA DA ENİŞTEM BENİ NİYE ÖPTÜ?)

Tali'nin Hikayesi