Gölge Kabine ve CHP
İngiltere'de İşçi Partisinin yeni başkanı Ed Miliband bugün gölge kabinesini açıkladı. Bu gölge kabine işi önceki yıllarda Türkiye'de konuşulmuştu ama benim hatırladığım kadarıyla sadece Baykal 2002 seçimleri sonrasında gölge kabine kurduklarını açıklamıştı. Onda da kimlerin yer aldığını kamuoyu öğrenememişti. Kısacası Baykal olayı ciddiye almamıştı.
Bence gölge kabine çok güzel bir uygulama. Birden fazla yararı var; hem iktidarın yaptığı işleri çok daha etkili şekilde denetleme şansınız oluyor; hem de iktidara geldiğiniz zaman ülke meselelerine sıfırdan başlamıyorsunuz.
Bizim ülkemizde neden gerçek anlamda uygulanmadı şimdiye kadar bilmiyorum ama CHP böyle bir yapılanmaya gitse bence çok güzel olur.
CHP'nin yaptığı muhalefet Baykal döneminde sadece "istemezük" pozisyonunda değerlendiriliyordu. Kılıçdaroğlu bunu yıkmak için elinden geldiğince çözüm önerileri ortaya koyuyor. Tam bu noktada, gölge kabine Kılıçdaroğlu'nun elini çok rahatlatan bir gelişme olur. Çünkü gölge kabine hem AKP'nin yaptıklarını takip edecek hem de o konularda CHP'nin çözüm önerilerini ortaya koyacak.
CHP'ye baktığımda sadece Kemal Kılıçdaroğlu'nu görüyorum. Herşeyi o söylüyor. AKP'yi o eleştiriyor, çözüm önerilerini o dillendiriyor. Kendisini sosyal demokrat olarak konumlandıran partiye yakışmayan bir tek adam portresi veriyor. (Ben CHP politikalarından bahsediyorum, CHP'nin iç işlerinden değil. O yüzden Önder Sav, Kılıçdaroğlu'nun tek adam olmadığının bu anlamda kanıtı değil).
Vatandaşa 5 tane CHP yönetiminden isim say deseniz, sayabileceğine inanmıyorum. AKP'nin 8 yıllık iktidar avantajı sayesinde tanınan insan sayısı çok fazla. Ben bunun da çok önemli olduğunu düşünüyorum.
CHP'nin artık Kılıçdaroğlu dışında isimleri de bir şekilde vitrine çıkarması lazım. Bunun da bence en iyi yolu gölge kabineden geçiyor.
Bütün bunların yanında gölge kabine Kılıçdaroğlu'nun enerjisini daha iyi kullanmasına da yol açar. Kılıçdaroğlu süpermen değil. Her şeyi bilemez, AKP'nin yaptığı icraatların hepsine birden laf yetiştiremez, yetiştirmeye kalkarsa da yanlış şeyler söyler. Onun için etkili çalışan bir gölge kabine Kılıçdaroğlu'nun dolayısıyla CHP'nin çok işine yarar.
Umarım bugünler de yaptıkları Abant toplantılarından böyle bir sonuç çıkar.
Bence gölge kabine çok güzel bir uygulama. Birden fazla yararı var; hem iktidarın yaptığı işleri çok daha etkili şekilde denetleme şansınız oluyor; hem de iktidara geldiğiniz zaman ülke meselelerine sıfırdan başlamıyorsunuz.
Bizim ülkemizde neden gerçek anlamda uygulanmadı şimdiye kadar bilmiyorum ama CHP böyle bir yapılanmaya gitse bence çok güzel olur.
CHP'nin yaptığı muhalefet Baykal döneminde sadece "istemezük" pozisyonunda değerlendiriliyordu. Kılıçdaroğlu bunu yıkmak için elinden geldiğince çözüm önerileri ortaya koyuyor. Tam bu noktada, gölge kabine Kılıçdaroğlu'nun elini çok rahatlatan bir gelişme olur. Çünkü gölge kabine hem AKP'nin yaptıklarını takip edecek hem de o konularda CHP'nin çözüm önerilerini ortaya koyacak.
CHP'ye baktığımda sadece Kemal Kılıçdaroğlu'nu görüyorum. Herşeyi o söylüyor. AKP'yi o eleştiriyor, çözüm önerilerini o dillendiriyor. Kendisini sosyal demokrat olarak konumlandıran partiye yakışmayan bir tek adam portresi veriyor. (Ben CHP politikalarından bahsediyorum, CHP'nin iç işlerinden değil. O yüzden Önder Sav, Kılıçdaroğlu'nun tek adam olmadığının bu anlamda kanıtı değil).
Vatandaşa 5 tane CHP yönetiminden isim say deseniz, sayabileceğine inanmıyorum. AKP'nin 8 yıllık iktidar avantajı sayesinde tanınan insan sayısı çok fazla. Ben bunun da çok önemli olduğunu düşünüyorum.
CHP'nin artık Kılıçdaroğlu dışında isimleri de bir şekilde vitrine çıkarması lazım. Bunun da bence en iyi yolu gölge kabineden geçiyor.
Bütün bunların yanında gölge kabine Kılıçdaroğlu'nun enerjisini daha iyi kullanmasına da yol açar. Kılıçdaroğlu süpermen değil. Her şeyi bilemez, AKP'nin yaptığı icraatların hepsine birden laf yetiştiremez, yetiştirmeye kalkarsa da yanlış şeyler söyler. Onun için etkili çalışan bir gölge kabine Kılıçdaroğlu'nun dolayısıyla CHP'nin çok işine yarar.
Umarım bugünler de yaptıkları Abant toplantılarından böyle bir sonuç çıkar.
Yorumlar
Dolayısıyla aslında tüm bu çalışmaların temelinde gerçekten demokratik ve katılımcı bir parti yapılanması geçiyor. Parti yapısı buna uymazsa (şimdiye kadar yapıldığı gibi) bu kabine mabine işleri magazin haberine dönüşüyor. Herkes "Tüm İşlerden Sorumlu" Genel Sekreter'in ağzına bakıyor.
Hatta daha iddiali konuşayım, 2011'de ki seçimler Kılıçdaroğlu'nun parti başkanı olarak girdiği ilk ve son seçim olabilir. Bu nedenle CHP'yi düşünmüyorsa bari kendini düşünsün diyorum :)