Kayıtlar

Şubat, 2010 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Hasan Cemal vs Sami Selçuk

Malumunuz Hasan Cemal (HC) uzun zamandır Milliyet gazetesinde yazıyor. Özellikle son zamanlarda hükümet destekçiliğini biraz! abartmış durumda. Son yargı krizinde de HSYK'yı suçlayan bir yazı yazmış (20 Şubat 2010. Dünyanın değişik ülkelerinde yargı organlarına üye seçimi yapılırken parlamentoların ne kadar etkin olduğunu belirtip, bunu demokrasinin olmazsa olmaz şartı olarak koymuş ve Türkiye'nin de birinci sınıf bir demokrasiye sahip olabilmesi için yargıya üye seçerken meclisin çok daha etkili olmasının gerektiğini yazmış. Diyeceksiniz ki ne var bunda, daha doğrusu haber niteliği ne bunun. Çünkü ne bu fikirleri HC'nin söylemesi sürpriz ne de bu fikirlerin hükümet lehine olması sürpriz amma velakin buradaki meseleyi anlamak için gazeteyi elinize almanız gerekli. HC 19. sayfada yazıyor, 18. sayfada ise yani HC'nin köşesinin tam karşısında gazete, Sami Selçuk'un konu ile ilgili görüşlerini koymuş. Burada bir parantez açalım Sami Selçuk Yargıtay Onursal başkanı olma

AKP'nin Sırrı

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 18 Şubat 2010 tarihinde 2009 yılına ait yaşam memnuniyeti anketi sonuçlarını açıkladı. 2003 yılından beri bu anket her yıl yapılıyor ve insanların mutlu olup olmadığı ölçülmeye çalışıyor. Aşağıdaki linkte TÜİK'in basın açıklaması ve orada 2009 yılına ait sonuçlar ile anketin methodolojisini bulabilirsiniz. Ancak, asıl önemli olan ankette vatandaşa kamu hizmetlerinden memnun olup olmadığı da soruluyor. Referans gazetesi sağolsun 2003'ten beri kamu hizmetlerinde ki memnuniyet oranını bir tablo içinde vermiş. Başka her hangi bir yerde göremedim ve bunun hakkında hiç yorum yapılmamasına da çok şaşırdım çünkü tablo AKP'nin son yıllardaki üstün başarısının sırrını veriyor. Kamu hizmetini, sosyal güvenlik, sağlık, eğitim, adliye ve asayiş olarak 5'e bölmüşler ve vatandaşa ne kadar memnun olduğunu sormuşlar. Sonuçlar aşağıdaki tablodaki gibi çıkmış. Bence bu tablodan çok şey okumak mümkün ama satırbaşlarıyla geçecek olursak, En başta AKP'nin

Toplama ve Çıkarma ile Manipülasyon

Resim
Pazar akşamı bir kanalda Acun Ilıcalı'nın yeni programı Yetenek sizsiniz vardı. Yarışmacılardan bir tanesi matematik dehası olarak tanıtıldı ve yeteneğini sergilemeye başladı. Önce 6 basamaklı iki sayıyı kafasından çarpttı. İtiraf etmek gerekirse gerçekten çok zor bir şeyi başardı ve haklı olarak çok alkış aldı. Bunun üzerine bir gösteri daha yapacağını söyledi. Dananın kuyruğu da orada koptu zaten. Dedi ki, ben 4 tane 4 basamaklı sayı yazacağım tahtaya sonra siz 4 basamaklı 8 sayı söyleyeceksiniz ve ben 12 sayının toplamını siz bu 8 sayıyı söylemeden bir yere yazacağım. Baktığınız zaman bu iş artık matematik değil basbayağı falcılığa giriyor, stüdyodakiler doğal olarak dumur oldu. Sonra yarışmacı gösteriye başladı. Dediği gibi 4 sayıyı tahtaya yazdı. Stüdyodakiler 8 sayıyı söylemeden önce çıkacak sonucu yazdı. Acun ve jüri 8 sayıyı söyledi. Sonra da bazı hesaplar yapıp şifre diye bir sayı buldu, bu şifreyi diğer 12 sayıyla topladı ve Bingo!!! sonuç önceden yazdığı kağıttaki sa

Ankara'ya Tramvay Geliyor.

Ankara Büyükşehir Belediyesinin efsanevi! başkanı Melih Gökçek'in son bombasından haberi olan var mı bilmiyorum? Ben hemen haberi olmayanlar için müjdeyi veriyim. Güzide başkentimize yakın zamanda tramvay gelecekmiş. Toplam dört hat açmayı düşünüyorlarmış, ama ilk açılacak hat Kızılay-Altındağ-Mamak hattı olacakmış. Yalnız tramvayın nasıl bir yol izleyeceği gibi önemsiz! bir haberi bültene koymamışlar. Yani yolları mı daraltacaklar, yoksa başka bir formül mü düşünülüyor henüz bilen yok sanirim. Hani bir laf vardır, bütün kuşları yedik bi leylek kaldı diye. Durum aynen budur bence. Metronun durumunu merak edenler için onu da söylemeden geçmeyelim, Metronun maliyeti çok yüksek olduğu için (yaklaşık 1,2 milyar dolar) ulaştırma bakanlığına devrediliyor. Bakanlıkta metroyla ilgilenebilmek için meclisten bir yasanın geçmesini bekliyor. Yani daha metroyu çook bekleriz biz.

Körler Sağırlar Birbirini Ağırlar

Bu akşam (12 Şubat) Başbakan Show Tv'de Ali Kırca'nın sunduğu Siyaset Meydanına çıkacakmış. Başbakanla beraber 5 gazeteci de programda olacakmış. Zaman gazetesi genel yayın yönetmeni Ekrem Dumanlı, Sabah gazetesi yazarı Mehmet Barlas, Yeni Şafak gazetesi genel yayın yönetmeni Yusuf Ziya Cömert, Akşam gazetesi genel yayın yönetmeni İsmail Küçükkaya ve Hürriyet gazetesi yazarı Vahap Munyar Başbakana soru soracak şanslı! gazeteciler. Ekibe bakın be, maşallah hepsi birbirinden muhalif !!! İnsaf ya, böyle körler sağırlar birbirini ağırlar tarzı bir program da yapılmaz ki. Bu son zamanlarda ortaya çıkan yeni bir propaganda şekli. Başbakan güya gazetecilerin sorularını cevaplıyor ama ne hikmetse sorular hep çalıştığı yerlerden geliyor şöyle gerçekten ters köşe sorular pek gelmiyor. Başbakan hükümetinin ne kadar güzel işler yaptığını anlatıyor hep. Türkiye'yi bilmeseniz veya oradaki gazeteciler hakkında bir fikriniz olmasa, dersiniz ki hükümet Türkiye'de süper, başbakan da acay

Türkçe vs İngilizce

Türkçe'ye İngilizce kelimelerin girmesinden dolayı bu durumdan yakınma uzun zamandır var. Fakat benim özellikle dikkat çekmek istediğim iki kelime var ki, neredeyse Türkçesi hiç yokmuş gibi medyada sürekli İngilizcesi kullanılıyor. Kelimelerden birincisi "buton". İngilizcesi button olarak yazılıyor Türkçesi ise düğme, tuş. Türkçe'de kullanırken bir tane t yi atıp buton yapıyoruz. Butona basın deniyor sürekli, halbuki düğmeye veya tuşa basın da denebilir. Bence kulağı çok tırmalayan bir durum. İkinci kelime ise bence daha önemli "start", Türkçesi başlamak demek. İlginçtir genelde kelimeleri Türkçeleştirirken okunduğu gibi yazarız ama bu kelimeyi aynen İngilizcedeki gibi kullanıyoruz. Partiler seçim startı verdiler diye yazıyor medya. Halbuki partiler seçim çalışmalarına başladılar dense, hem anlamı daha doğru olacak hem de Türkçesi düzgün olacak ama inatla ve ısrarlar İngilizcesini kullanıyorlar. Bilmiyorum ben mi çok takıntılıyım ama bu durumdan hoşlanmıyo

Bülent Arınç'ın Kafa Yapısı

Resim
Bülent Arınç, Meclis Başkanvekili Güldal Mumcu'nun odasını basması olayıyla ilgili olarak Fatih Altaylı'ya açıklamalarda bulunmuş. Demiş ki öncelikle yaptığım şeyde anormal bir durum yok sadece tonlamam biraz hatalı olmuş, biraz daha yumuşak tonda söyleyebilirdim. Sonra da bombasını patlatmış: "Güldal Hanım'ın asıl kızma sebebi Meral Akşener'i örnek göstermiş olmam oldu sanırım, kadın psikolojisine aykırı bir şey oldu. Bir kadına başka bir kadını örnek göstermek, Güldal Hanım'a biraz ağır bir örnek gelmiş olabilir" demiş. Yani özrü kabahatinden büyük lafı için örnek verin deseler herhalde bundan güzel bir örnek bulmak zor olur. Böyle saçma sapan bir bahane üretilebilir mi? Açıkçası, özellikle kadın sivil toplum kuruluşlarından bir kınama bekledim ama ben henüz medyaya yansımış bir şey göremedim. Asıl önemlisi, arka planda Mumcu'nun kadın olmasından dolayı egolarına yenildiğini ve ortada normalde büyütülecek bir şey olmadığını, asıl sorumlunun kadın old

Deniz Baykal ve Süpersonik Vaadleri

Deniz Baykal, Fikret Bila'ya ilginç açıklamalarda bulumuş. Demirel gibi vatandaştan ödünç oy isteyeceğini, geliri olmayan ailelerde kadına 300 TL gelir sağlanacağını, seçim kampanyasında her evin kapısının çalınacağını, öğretmenliğin kariyer mesleği olacağını, emeklilere özel önem vereceklerini ve son olarak CHP'nin daha dinamik bir yönetim anlayışı sergileyeceğini söylemiş. Bütün bunlara bakınca ben CHP'nin sittin sine iktidara gelemeyeceğini düşünüyorum. Ödünç oy almak ne demek ya, zamanında Demirel yapmış şimdi Baykal'da yapacakmış, bir de diyor ki ben Demirel gibi oy verin gerisine karışmayın da demiyorum, yani Demirel'i de aşıyorum anlamında kullanmış. Acaba CHP'ye ödünç kim oy verecek çok merak ediyorum, daha önemlisi ne vadediyor da Baykal ödünç oy istiyor gerçekten anlayamıyorum. Gerçi sonrasında vaadlerini de sıralamış ama bana gerçekçi gelmedi açıkçası. Geliri olmayan ailelere 300 TL yardımı çok iddialı bir proje, bunun hesapları yapıldı diyor, diyo