Kayıtlar

Ağustos, 2010 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Uğur Gürses ve TİM

Radikal'de Uğur Gürses Türkiye İhracatçılar Birliği (TİM) nin sürekli olarak döviz kurlarından şikayet etmesine istinaden bir yazı yazmış. Çok da güzel yazmış. Okumak lazım. http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=RadikalYazarYazisi&ArticleID=1015779&Yazar=UĞUR GÜRSES&Date=27.08.2010&CategoryID=101

CHP ve Kürtler: Mümkün Olmayan Birliktelik

Murat Yetkin Radikal gazetesinde ki bugünkü yazısında Kılıçdaroğlu'nun doğu ve güneydoğuda düzenlediği ve düzenleyeceği mitinglere gönderme yaparak, CHP'nin Fırat'ın öte yakasıyla barışmaya çalıştığını yazmış. Bence bu konu yani Kürtlerin CHP'yi desteklemesi Türkiye'nin şu koşulları altında pek mümkün görünmemektedir. Çünkü CHP'nin Kürtlerin hoşuna gidecek söylemler kullanabilmesi eşyanın tabiatına aykırıdır. 80 öncesi o bölgeler CHP'yi desteklemiş olabilir ama o köprülerin altından hem 12 eylül hem de küreselleşme gibi çok kuvvetli iki akıntı sayesinde çok su geçti. Mesele şudur ki, 80 öncesi Kürtlerin pozisyonları ile şimdiki istekleri çok farklıdır. 80 öncesi olay demokratikleşme çerçevesinde halledilebilecekken, şu an cin şişeden çıkmış ve istekler özerklikten başlayıp bağımsızlığa kadar gidebilmektedir. CHP gibi bir kurucu partinin üniter devlet yapısından farklı istekleri destekleyebileceğini beklemek kelimenin en basit haliyle safdillik olur bana göre

Şarap Likörü ve Bozcaada

Bozcaada son yılların popüler mekanlarından. Bizde bu sene modaya uyalım dedik ve 3 günlüğüne adaya (Bozcaada'da yaşayanlar sadece "ada" diyor, bizde hemen kendimizi oraya adapte ettiğimiz için bizde öyle diyoruz:) gittik. Adanın güzelliği ile ilgili her yerde bir sürü bilgi var zaten. Bu sebeple ben o konuya girmeyeceğim. Ben "Şarap likörü"nden bahsetmek istiyorum. Bozcaada'da tesadüfen keşfettiğimiz bir lezzet. Kahvenin yanında veriyorlar ve sanki kahveyi onun yanında veriyorlarmış havası estiriyor. Eğer tatlı içkileri seviyorsanız insanı alkolik yapabilecek derecede güzel bir içki. Hemen araştırıp nasıl yapıldığını öğrendik. Merak eden varsa yazının devamına bekleriz efendim. İşin sırrı, üzümün geç hasat edilmesinde yatıyor. Geç hasat edilen üzümler suyunun yaklaşık %20'sini kaybettiği için üzümde ki şeker oranı yüksek oluyor. Daha sonra bu üzümler etil alkolle karıştırılıp 12 sene evet yanlış okumadınız 12 sene bekletiliyor ve ortaya müthiş şarap lik

Hanefi Avcı ve İnanılmaz İddialar

Resim
Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı bir kitap yazmış. “Haliç’te Yaşayan Simonlar" adlı kitabında inanılmaz iddiaalarda bulunuyor. Vatan gazetesi bir bölümünü yayınlamış. Okuduğunuzda tüyleriniz ürperecek, yalnız ve güzel ülkem bu hale nasıl düştü diye düşüneceksiniz. En önemlisi de cemaatin ulaştığı boyutların tahminlerin çok ötesinde olduğunu göreceksiniz. http://haber.gazetevatan.com/hanefi-avcidan-cok-vahim-iddialar/324072/1/Gundem

"Evet Ama Yetmez" in Vebali Ağır Olur Sonra

Anayasa değişiklikleri için sayıca az ama etkisi çok ve kamuoyunda 2. cumhuriyetçi veya liberal solcu olarak adlandırılan kişiler "evet ama yetmez" diye bir jargon kullanıyorlar. Neymiş efendim, bu anayasa değişiklikleri ülkedeki demokrasiyi ileriye götürecekmiş ama daha yapılacak çok iş varmış. O yüzden bu değişiklikleri başlangıç olarak kabul edip devamının gelmesini bekleyeceklermiş. Benim anlamadığım bu arkadaşlar mı çok saf yoksa ben mi çok fesatım. Ben şu şekilde düşünüyorum, bu anayasa değişikliklerini kim yaptı; AKP yaptı. "Evet ama yetmez" deki değişiklikleri kimin yapması beklenecek, AKP'nin (hem şuan iktidar hem de ben seçimlerde iktidarı kaybedeceklerini düşünmüyorum). Peki zurnanın zırt dediği yere geldik; AKP bu istenilen ve beklenen değişiklikleri neden bu sefer de yapmadı. Muhalefet izin vermedi desem olmuyor. Muhalefeti pek takmadıkları ortada. Zamanları yoktu desem o da değil. Acaba diyorum, AKP bu değişiklikleri kendi iktidarını zayıflatacağ

Öfkeli Yıllar ve Tekerrür Eden Tarih

Resim
Altan Öymen'in muhteşem kitaplarının sonuncusu olan "Öfkeli Yılları" yeni okudum. Konuya girmeden önce Öymen'in son kitabıyla birlikte diğer iki kitabı olan "Bir Dönem Bir Çocuk" ve "Değişim Yılları" nın mutlaka ama mutlaka okunması gerektiğini düşünüyorum. Yakın tarihimizi kendi anılarıyla harmanlayarak çok güzel bir şekilde anlatıyor. 1930'lardan sonra ülkede neler olduğunu, dış dünyadaki olayları öğrenmek istiyorsanız mutlaka bu kitapları okuyun ve okutun. Üslubu çok hoş, elinize aldığınız zaman bırakamıyorsunuz. Bu kadar reklam yeter sanırım şimdi konumuza dönelim. Son kitap 1951-1955 arasını anlatıyor. Demokrat Parti (DP), Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) arasında ki kavgaları ve çekişmelerden uzun uzun bahsediyor. Zaten o yüzden kitabın adı Öfkeli Yıllar. Kitabı okurken fark ediyorsunuz ki iktidar-muhalefet çekişmesi 50 sene öncede aynıymış. Sadece üsluptan bahsetmiyorum, konular bile aynı. Muhalefet iktidarı irtica ile yeteri kadar mücadele

Kemal Kılıçdaroğlu ve Kaybolan Umutlar

Resim
Direk bodoslama konuya gireyim, Kemal Kılıçdaroğlu CHP'de ki özlenen değişimi yapabilecek bir lider değil bana göre. Kılıçdaroğlu'ndan beklenen üç tür değişim var, birincisi partinin içini temizlemek yani partiyi daha özgürlükçü, daha kapsayıcı bir hale getirmek. Hizipçiliğin önünü kesmek. Bu konuda da öncelikle halletmesi gereken bir Önder Sav sorunu var (bilenler bilir ki CHP'de parti içi tamamen Önder Sav'dan sorulur, o nasıl isterse öyle olur) ama o sorunu ortadan kaldıracağına dair hiç bir emare göremiyorum, bilakis Önder Sav ve çevresi tarafından gittikçe daha fazla kuşatıldığını düşünüyorum. Mesela terörle ilgili Cumhurbaşkanı ile olan görüşmesine giderken yanında Önder Sav, Hakkı Süha Okay ve Kemal Anadol vardı. Bence bu güzel bir gösterge. İkincisi, partiyi gerçek sosyal demokrat çizgiye çekmek. Bu konuda henüz ideolojik bir açılım göremediğim gibi Hürriyet gazetesinde yazdığı yazıda da liberal demokrat çizgiden bahsediyor. İdeolojik dönüşümün birden bire olmay

Sami Selçuk ve İstifası

Resim
Malumunuz Sami Selçuk daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi genelde liberal ve AKP'ye yakın tayfanın sevdiği bir isim veya isimdi desem daha doğru olacak. Çünkü özellikle Anayasa değişikliklerinin gündeme gelmesinden bu yana, AKP'nin yaptıklarını eleştiren bir pozisyon almıştı. Anayasa taslağındaki HSYK'nın seçimi gibi konularda hükümetin yanlış yaptığını söylüyordu. Söylüyordu diyorum artık söyleyemeyecek. Çünkü çalıştığı gazeteden ayrıldığını açıkladı, Sebebi ise çok demokrat olan AKP yandaşlarının sahibi olduğu Star gazetesi yönetiminin kendisine olan tavırlarıymış. Kısaca, Sami Selçuk'un hükümeti eleştiren tavırlarından çok rahatsızluk duymuşlar. Adamcağız da istenmediğim yerde durmam deyip istifa etmiş. Buradan daha önceki binlerce olaydan da çıkardığımız sonuç şudur ki, AKP sadece kendisine destek olunduğu zaman demokrattır. Onun için kimse bana AKP bu ülkeye gerçekten demokrasi getirmek istiyor demesin.

CHP ve Liberal Demokrasi

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun iki gün önce Hürriyet gazetesinde bir yazısı yayınlandı. Kılıçdaroğlu anayasa referandumunda neden "hayır" denilmesi gerektiğini anlattığı yazısında sürekli olarak özgürlükçü demokrasi tarifini kullanıyor ve özgürlükçü kelimesinin yanına parantez içinde liberal yazıyor. Yani, liberal demokrasiyi savunuyor. Ben bu işi anlamadım, CHP sosyal demokrasiyi savunan veya en azından söylemlerinde kullanan bir parti değilmiydi? Ne zaman liberal demokrasiye geçti? Ayrıca benim bildiğim liberal demokrasi sol kelimesi ile bağdaşmaz. Bu durumda CHP artık solda politika yapmayacağım mı diyor? Kılıçdaroğlu'ndan beklenen bu değildi sanırım, partiyi değiştirmesi, dönüştürmesi bekleniyordu ama resmen 180 derece dönmüş olmadı mı parti şimdi? Ya da ben söylediklerini yanlış mı algıladım? Eğer gerçekten CHP artık liberal demokrasi taraftarlığı yapacaksa vay bu ülkenin haline diyorum. Sonuç olarak benim için tam bir sükut-u hayal oldu bu yazı.