Kayıtlar

2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

POLİTUS DERGİSİ 7. SAYI

Resim
SEÇİL ERDEM FIRAT SEKİZ ŞERİTLİ FELAKET KAPIDA SELAMİ İNCE ALTIN ŞAFAK KAPİTALİST KRİZİN ÜRÜNÜ KORAY DOĞAN URBARLI ALMANYA SEÇİMLERİ: KİM KAZANDI, KİM KAYBETTİ? ÇAĞATAY EREN ALMANYA SEÇİMLERİNİN ARKA YÜZÜ KÖPRÜLER KURAN ADAMIN ARDINDAN EVRİM COŞAR BİLGİN ÇIRAĞIN FİKİRLERİ -------------------------------------------------------------------------------- D O S Y A : Ş E H İ R L E R   V E   K E N T L E R ALİ NECATİ KOÇAK ŞEHİRLER VE KENTLER MEHMET ALİ KILIÇBAY ÖZGÜRLÜK OLMADAN MEDENİYET OLMAZ SAVAŞ ZAFER ŞAHİN ŞEHİR KENT AYRIMINDAN MUHAFAZAKARLIK İNŞASI OLMAZ ALİ HAYDAR FIRAT İLHAN GÖĞÜŞ BİR KENTİN İFLASI VE ALINMASI GEREKLİ DERSLER AYŞE MERVE ÖZDEN ASİ ŞEHİRLER MICHAEL AIKEN, GUIDO MARTINOTTI İTALYAN KENTLERİNDE SOLA YÖNELİŞ VE KENTSEL KAMU POLİTİKALARI -------------------------------------------------------------------------------- CÜNEYT GÖKSU, KAYA GÜVENÇ, ALİ RIZA AYDIN, BİLİŞİM VE HUKUK GÖNÜLLÜLERİ SEÇSİS SİSTEMİ HAKKINDA BAZI DEĞERLENDİRME VE ÖNERİLER

ŞEHİRLER VE KENTLER

Resim
Başbakanın 17 Ocak 2013 tarihli konuşmasının bir işaret fişeği olduğu belliydi. Daha Gezi parkı olayları olmadan, açıklamanın kendisi bir tehdit, bir ayrıştırma, bir meydan okumaydı. “ Bölünmüş toplum ” tanımı Arendt Lijphart’a ait: homojen bir toplumsal yapısı bulunmayan, din, dil, ırk gibi temel değerlerde derin ayrımlarla bölünmüş toplumları ifade ediyor. Bu tür toplumlarda yeni bir demokrasi biçimi öneriyorlar. Amaç herkesi içine alabilecek, herkesin kendini ifade hakkını güçlendirecek bir yönelimde olmak. Yani bölünmeyi derinleştirmek yerine birarada olabilmeyi güçlendirecek kanallar açabilmek. Türkiye’ye de önerilen ve “ ortaklık demokrasisi ” adı verilen modelin temeli toplumun gerçekten bölünmüş bir toplum olduğu kabulüdür. Ayrımın derin ve uzlaşmaz bir biçimde katmanlara ayrılmasıdır. Bu katmanların varlığını sorgularken önümüze öncelikle Kürt-Türk ayrımı geliyor. Uzunca bir dönemdir bu sorunun çözümüne ilişkin bir anlayış aranmasına rağmen adına barış süreci denen bu süreçl

GECE SİMİDİ

Resim
Foça, Yeni Foça 1990 yılında tanıştığımız bir tane Foça vardı. Kendisinin nam-ı diğer Eski Foça olduğunu yıllar sonra öğrendik. Bizim için eskisi de yenisi de aynı Foça'ydı. Hatırlıyorum Hakan, Feridun ve Yüksel ile gezintiye çıkmıştık. Feridun arabasına portatif masa sandalye takımını oturtmuştu, Yüksel'de buna takıma uyar diye Sucuk-ekmek ile vazgeçilmez ekürisi mangal'ı ekledi. Foça önerisini Hakan'la Fero yapmışlardı. Feridun o yıllarda çokça uzun yola çıktığından arabada sağlam müzik "kaset"leri mevcuttu. Fero'nun liste başı Phill Collins eşliğinde yola çıktık. Önce Foça'da gezdik sonra eskisiyle yenisi arasında bir boş tepede denize (ve küçük bir adaya) nazır karargah kurup sucuk-ekmek ve soğuk biralar eşliğinde keyifli bir mangal yapmıştık. Sonra 1995'de burada 40 arkadaşla 10 Kasım'a denk gelen 4 günlük bir kamp yapmıştık. Belediye başkanı Nihat Dirim'di. Gece Simidi Yıllar geçti tekrar kamp mevzuu ile yeniden yolumuz Foça

ÖZAL'IN MEZARI NEDEN AÇILDI (YA DA ENİŞTEM BENİ NİYE ÖPTÜ?)

Resim
Bu kadar önemli gündem maddelerimiz varken, birden Turgut Özal’ın mezarı, otopsisi ve sonuçlarını konuşurken bulduk kendimizi. Zehirlendi mi, öldürüldü mü derken mezarı açıldı. Önce zehir bulundu, sonra kayboldu. Adlitıp sabah zehirlenmiş tanısı koydu öğleye varmadan “olur mu canım zehirlenme yok” dedi. Bir süre gündeme eskortluk yaptı, sonra bitti. Zehirlenme vardır diyemeyiz yoktur da diyemeyiz diyen bir rapor çıktı. Rapor gerçekten çok uzun sadece sonuç bölümü bile 12 sayfa. Peki bir şey diyemiyorsak eniştem bizi niye öptü? Özal’ın ölümünü hatırlayanlar vardır. Herşey bugüne ne çok benziyordu… Özal 17 Nisan1993 yılında öldü, ölümünün üzerinden neredeyse 20 yıl geçmiş. Özal güçlü bir Cumhurbaşkanıydı.  Mesut Yılmaz'ın 15 Haziran 1991'de ANAP Genel Başkanlığına seçilmesinden sonra Özal artık partiyi yönlendiremiyordu. O nedenle projelerine parlamentodan destek bulamıyordu. 20 Ekim 1991'de yapılan genel seçimlerde de DYP birinci parti olmuş, Başbakanlık Süleyman