Yalçın Doğan, Enflasyon, TÜİK
Ekonomiden hiç anlamayıp, ekonomi yorumu yapan köşe yazarlarına acayip gıcık oluyorum.
Çoğu tamamen ideolojik olarak ya hükümet lehine ya da hükümet aleyhine yazmak için rakamların işine gelen kısmını alıyor veya yalan yazıyor.
Daha önce dediğim gibi birlikte öneriyoruz kısmındaki ekonomiturk blogu bu işi yapanları çok güzel bir şekilde deşifre ediyor.
Benim bugün bu yazıyı yazmamın sebebi ise Yalçın Doğan adlı Hürriyet gazetesindeki köşe yazarının enflasyonun hesaplanması ile ilgili yazdığı abuk subuk yazı. İlgilenenler için linkini aşağıya koyuyorum.
Yazısının başlığı "Kaş aldırma, deve eti, matkap vaziyeti". Aklı sıra Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) hesapladığı enflasyonla ilgili olarak enflasyon sepetinin içindekilerle dalga geçiyor.
Yok neymiş efendim böyle enflasyon mu hesaplanırmış ona neymiş matkap fiyatından esas günlük tüketim ürünlerindeki artışa bakmak lazımmış vs. Bir de her malın ağırlığı aynı mı olurmuş, günlük tüketilen ile aylık tüketilen farklı olmalıymış falan.
Hani bir laf var ya cehaletin bu kadarı ancak eğitimle mümkün diye, cuk diye oturuyor buraya.
TÜİK'in enflasyon sepetini nasıl oluşturduğunu bilmiyorsan bi zahmet araştır diyecem ama asıl mesele hükümete çakmak olduğu için yalan yanlış yazmaktan gocunmuyor.
Bilmeyenler için anlatalım kısaca, TÜİK'in hane halkı araştırma anketleri vardır. Öyle 2-3 bin kişiyle değil çok daha fazla sayıda hane halkı ile görüşülür. Onlara form verilir ve harcamalarını kuruşu kuruşuna buraya not etmeleri istenir. Daha sonra bu formlar toplanır ve insanların gelirlerini hangi mal ve hizmetler için harcadıkları bulunur ve bu mallardan bir sepet yapılır. Bu sepetteki malların ve hizmetlerin ağırlı da tabi ki aynı olmaz, her mal ve hizmet insanların gelirindeki harcama kadar sepete girer. Doğal olarak insanların harcama kalıpları değiştikçe TÜİK'de enflasyon sepetinde ki mal ve hizmetleri değiştirir. Mesela, eskiden internet cafe diye birşey yoktu ama şimdi var, cep telefonu faturası yoktu şimdi var, bunun gibi onlarca örnek verilebilir.
Kısaca, Yalçın Doğan kelimenin tam anlamıyla saçmalamış. Umarım yazısını okuyup vay be adam ne güzel yazmış diyen insanlar yoktur.
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/14012945.asp?yazarid=91&gid=61
Çoğu tamamen ideolojik olarak ya hükümet lehine ya da hükümet aleyhine yazmak için rakamların işine gelen kısmını alıyor veya yalan yazıyor.
Daha önce dediğim gibi birlikte öneriyoruz kısmındaki ekonomiturk blogu bu işi yapanları çok güzel bir şekilde deşifre ediyor.
Benim bugün bu yazıyı yazmamın sebebi ise Yalçın Doğan adlı Hürriyet gazetesindeki köşe yazarının enflasyonun hesaplanması ile ilgili yazdığı abuk subuk yazı. İlgilenenler için linkini aşağıya koyuyorum.
Yazısının başlığı "Kaş aldırma, deve eti, matkap vaziyeti". Aklı sıra Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) hesapladığı enflasyonla ilgili olarak enflasyon sepetinin içindekilerle dalga geçiyor.
Yok neymiş efendim böyle enflasyon mu hesaplanırmış ona neymiş matkap fiyatından esas günlük tüketim ürünlerindeki artışa bakmak lazımmış vs. Bir de her malın ağırlığı aynı mı olurmuş, günlük tüketilen ile aylık tüketilen farklı olmalıymış falan.
Hani bir laf var ya cehaletin bu kadarı ancak eğitimle mümkün diye, cuk diye oturuyor buraya.
TÜİK'in enflasyon sepetini nasıl oluşturduğunu bilmiyorsan bi zahmet araştır diyecem ama asıl mesele hükümete çakmak olduğu için yalan yanlış yazmaktan gocunmuyor.
Bilmeyenler için anlatalım kısaca, TÜİK'in hane halkı araştırma anketleri vardır. Öyle 2-3 bin kişiyle değil çok daha fazla sayıda hane halkı ile görüşülür. Onlara form verilir ve harcamalarını kuruşu kuruşuna buraya not etmeleri istenir. Daha sonra bu formlar toplanır ve insanların gelirlerini hangi mal ve hizmetler için harcadıkları bulunur ve bu mallardan bir sepet yapılır. Bu sepetteki malların ve hizmetlerin ağırlı da tabi ki aynı olmaz, her mal ve hizmet insanların gelirindeki harcama kadar sepete girer. Doğal olarak insanların harcama kalıpları değiştikçe TÜİK'de enflasyon sepetinde ki mal ve hizmetleri değiştirir. Mesela, eskiden internet cafe diye birşey yoktu ama şimdi var, cep telefonu faturası yoktu şimdi var, bunun gibi onlarca örnek verilebilir.
Kısaca, Yalçın Doğan kelimenin tam anlamıyla saçmalamış. Umarım yazısını okuyup vay be adam ne güzel yazmış diyen insanlar yoktur.
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/14012945.asp?yazarid=91&gid=61
Yorumlar