yürümek demek, durmak demek, durup düşünmek demek...
Bir Bütün Olarak Okuyoruz
Bağlantıyı al
Facebook
X
Pinterest
E-posta
Diğer Uygulamalar
Yazan:
Ank
-
Selim Tuncer'in blog'undan bir seçme. Üzerine başka bir yazı yazacaktım ama sadece bunu koymakta çok şey anlatıyor diye düşünüyorum. http://selimtuncer.blogspot.com/
Bozcaada son yılların popüler mekanlarından. Bizde bu sene modaya uyalım dedik ve 3 günlüğüne adaya (Bozcaada'da yaşayanlar sadece "ada" diyor, bizde hemen kendimizi oraya adapte ettiğimiz için bizde öyle diyoruz:) gittik. Adanın güzelliği ile ilgili her yerde bir sürü bilgi var zaten. Bu sebeple ben o konuya girmeyeceğim. Ben "Şarap likörü"nden bahsetmek istiyorum. Bozcaada'da tesadüfen keşfettiğimiz bir lezzet. Kahvenin yanında veriyorlar ve sanki kahveyi onun yanında veriyorlarmış havası estiriyor. Eğer tatlı içkileri seviyorsanız insanı alkolik yapabilecek derecede güzel bir içki. Hemen araştırıp nasıl yapıldığını öğrendik. Merak eden varsa yazının devamına bekleriz efendim. İşin sırrı, üzümün geç hasat edilmesinde yatıyor. Geç hasat edilen üzümler suyunun yaklaşık %20'sini kaybettiği için üzümde ki şeker oranı yüksek oluyor. Daha sonra bu üzümler etil alkolle karıştırılıp 12 sene evet yanlış okumadınız 12 sene bekletiliyor ve ortaya müthiş şarap lik...
Yukarıda kapağını görmüş olduğunuz çeviri uzun emekler ve mücadeleler sonucu yıllar sonra sonunda Türk okuyucusunun karşısına çıkabildi. Bütün çeviriler ve yayın işleri hep büyük emekler sonucu oluşturulur. Ancak hikayesi biraz da talihsizliklerle bezendi. Şöyle ki, yollar önce yayıneviyle yapılan anlaşma sonucu çevirmen bu kitabı çevirmeye başladı. Tam kitabı sonlandırmak üzere iken evine giren hırsız laptopunu çalıp içindeki çeviriyi de götürmüş oldu. Çevirmenin bilgisayarının bozulma ihtimaline karşı bir cd ye aldığı yedeği de hırsız laptop çantasıyla götürmüş oldu. Bu durumda bu çeviri sil baştan yeniden çalışıldı. Çeviri ikinci sefer yapıldığı için başta sanıldığı kadar kolay olmadı. Bu sefer çevirmen "ben bu cümleyi çok daha güzel çevirmiştim, acaba ne demiştim?" diye diye uzun uzun kendiyle çatıştı. Sonunda tamamlanan çeviri bu sefer yayınevinin kriz nedeniyle bir süre bocalama yaşamış olması nedeniyle rafta beklemek sonunda kaldı. Ancak sonunda gördüğünüz gibi kitapev...
Asıl iş, iğde ağaçlarını savunmaktır. Asıl iş, iğde ağaçlarından etrafa yayılan serinliği savunmaktır. Asıl iş, iğde ağaçlarına ev sahipliği yapan mahallelerdeki sakinliği, sessizliği savunmaktır.... Ankara’da Dikmen Vadisi’nde kentsel dönüşüme karşı oluşturulan Barınma Hakkı Bürosu, direnişi kırmak isteyenler tarafından yakıldı. Mevsimlerden yazdı; sıcak kasıp kavuruyordu Ankara’yı. Kent merkezinde nefes almak bile zordu. ‘Geçmiş olsun’ demek ve dayanışma göstermek için Vadi halkını ziyarete giden heyetin içindeydim. Sohbet sırasında bir mahalleli, “ İşte Gökçek, bu serinliği satmak istiyor zenginlere ” dedi. “ Bu iğde kokusunu, bu yeşilliği .” Kent merkeziyle vadi arasında kayda değer bir ısı farkı vardı. Bu serinliğin zenginlerin hakkı olduğunu, ancak onlara yakışacağını düşünen bir belediye başkanımız var Ankara’da; yeni değil, 15 yıldan beri. İnönü Alpat http://www.sendika.org/yazi.php?yazi_no=23152
Yorumlar