Kayıtlar

Nisan, 2010 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Balyoz Darbe Planı ve Dezenformasyon İddiası

Balyoz Darbe planı uzun zaman ülke gündemi meşgül etti. Hatta İlker Başbuğ verdiği bir röportajda bu olayın şimdiye kadar karşılaştıkları en önemli olay olduğunu söyledi. Balyoz planını hazırladığı öne sürülen eski 1. Ordu komutanı Çetin Doğan tutuklandı. Hatırlatmak gerekirse cuma namazı sırasında camilerin bombalanacağı, Ege'de bir jetimizin düşürülerek Yunanistan yapmış gibi gösterileceğine kadar çok inanılmaz iddialar vardı. Planın ortaya çıkışı da eski bir generalin bu planla ilgili belgeleri Taraf gazetesine vermesiyle olmuştu. Çetin Doğan'ın kızı Pınar Doğan ve Amerikalı eşi Dani Rodrik (ki kendisi Harvard üniversitesinde dünyaca bilinen bir iktisat profesörüdür) Balyoz planının sahte olduğunu iddia ediyorlar ve bununla ilgili bir internet sitesi de açmış durumdalar. Son olarak bu konuyla ilgili bir sunum hazırlamışlar. Vatan gazetesinde ki ilgili haberin sonunda yer alan dosyayı indirirseniz bu sunuşa ulaşabilirsiniz. Gerçekten enteresan noktaları yakalamışlar, bence k

Asker Sayımız Yetersizmiş!

Son günlerde bedelli askerlik tartışması tekrar alevlendi. Uzun zamandır bedelli askerlik bekleyen bir grup var ama bir türlü vuslata erememişlerdi. Şimdi Başbakan katıldığı bir programda bedelli olabilir mealinde bir laf edince ortalık tekrar hareketlendi. Bedelliyi savunanlar kadar karşı çıkanlar da var, iki tarafın da bence kendine göre haklı yönleri var. Fakat dün emekli tümgeneral Armağan Kuloğlu'nun dile getirdiği bugün de Milliyet gazetesi yazarı Melih Aşık'ın köşesinde bahsettiği bir durum var ki ben hiç anlamıyorum. Denilen şu; hali hazırda asker sayısı askeriyenin ihtiyacının %65'ini karşılıyormuş o yüzden bir de bedelli çıkarsa bu oran daha da düşüp sıkıntı yaratabilirmiş. Bu oranı tabii ki kafalarından atmıyorlar, İlker Başbuğ'un verdiği bir oran. Afedersiniz ama benim kafam bu oranı almıyor. Türk ordusunun asker sayısı ile ilgili tam bir rakama ulaşamadım. Fakat genelde sözü edilen 600 bin asker sayısını doğru kabul edersek, bu durumda gerekli asker sayısı

Süleyman Yaşar ve Saçmalardan Seçmeler

Taraf gazetesinin ekonomi yazarı Süleyman Yaşar bugünkü yazısında Başbakan ve TOBB arasında ki polemikle ilgili yazmış. İş adamlarına kelimenin tam anlamıyla giydirirken Başbakanı yücelten bir yazı yazmış. Ben yazarın son iki paragrafa kadar haklı olduğu konular olmakla beraber çok keskin bir iyi-kötü ayrımı yaptığını ve gerçekte o ayrımın o kadar keskin olmadığını düşünüyorum. Son iki paragrafta ise kelimenin tam anlamıyla zırvalamış. Üzerine söylenecek çok şey var ama benim asıl değinmek istediğim nokta yazarın sondan bir önceki paragrafta söyledikleri "Peki, işadamları sağcı olarak bilinen Erdoğan ve Özal’la niye çatışıyorlar?" diye soruyor Süleyman Yaşar ve cevap olarak "Çünkü Erdoğan ve Özal, Müslüman değerlere sahip oldukları için emeğin sömürüsüne karşı çıkıyorlar." diyor. Acaba yanlış mı anladım diye cümleyi birden fazla kere okudum. Ama hayır yanlış anlamamışım, açık açık Erdoğan ve Özal'ın emeğin sömürüsüne karşı çıkmalarını müslüman olmalarına bağlıy

Sümela Manastırı'nın İçler Acısı Hali

Resim
Hafta sonu özel bir iş için Trabzon'a gittim. Madem oralara gidiyoruz, gitmişken bari Sümela Manastırını da gezelim dedik. Hay demez olaydık. Büyük beklentilerle gittik ama tam bir sükut-u hayal oldu. Yıllar yılı Sümela Manastırı'nın fotolarını görür ve doğal olarak çok etkilenirdim ama şu manastırın içini niye göstermezler diye de düşünürdüm oraya gidince sebebini çok iyi anladım. Çünkü görülecek bir şey yok, daha doğrusu görülecek şeylerin devlet-vatandaş işbirliği ile içine etmişiz. Devlet kısmından başlayacak olursak, restorasyon yapacağız diye yeni binalar dikmişler manastırın içine. Bildiğiniz köy evi tarzı yeni taşlardan evler, duvarlar yapmışlar. Bir de çok kötü bir işçilikle yapılmış, insan resmen utanıyor o durumları görünce. Paraya mı kıyamamış devlet yoksa çok mu beceriksiz birilerine vermiş restorasyon işini, bilmiyorum ama inanılmaz kötü durumda Manastır. İşin vatandaş kısmına gelecek olursak, herkesin bildiği duvarlara yazı yazma hastalığımız burada da kendini gö

Ekonomi Türk Kitabı Piyasaya Çıktı

Birlikte öneriyoruz kısmında yer alan Ekonomitürk blogunun yazarı İnan Doğan'ın kitabı piyasaya çıktı. Ekonomi ile ilgisi olan herkese mutlaka tavsiye ederim. Özellikle medyadaki ekonomi yorumcularının cahilliklerini görmek istiyorsanız zaman kaybetmeden okuyun. http://ekonomiturk.blogspot.com/2010/04/ekonomi-turk-kitab-piyasaya-ckt.html

Cengiz Çandar'ın Bugünkü Yazısı

Cengiz Çandar bu günkü yazısında Ahmet Türk'ün uğradığı saldırı konusunu ele almış. Özellikle isim vermeden Ahmet Türk'ün yediği yumrukla ilgili olarak "çok da haksız değildi o yumruk" anlamına gelebilecek bir yazı yazan Yılmaz Özdil ve onun gibi düşünenleri eleştirmiş. Eleştirmiş eleştirmesine de, topa çok sert ve faüllü girdiğini düşünüyorum. Özellikle aşağıdaki iki paragrafta kızgınlıkla, gerçeği yansıtmayan ve barışı değil şiddeti körükleyen ve bence maalesef faşizan bir dil kullanmış. İlk paragrafta Ahmet Türk'e atılan yumruğun doğrudan Kürtlere atıldığını söyleyerek milliyetçi ve ayrıştırıcı bir söylem kullanmış ki Ahmet Türk bile bu şekilde konuşmaz iken Selahattin Demirtaş'ın söylemlerine yanaşmış. İkinci paragrafta ise kendince ilk paragrafta yaptığı yorumu temellendirmek için olayın neden münferit olmadığını açıklamış. Açıklamış ama açıklamasa daha iyiydi dedirten türden bir bahane kullanmış. Neymiş efendim olayın münferit olmama sebebi, olaydan son

Sami Selçuk'un HSYK Önerisi

Liberallerin çok sevdiği bir hukukçu olan Sami Selçuk Radikal gazetesine HSYK'nın yapısıyla ilgili görüş ve önerilerini anlatmış. Ben çok mantıklı buldum. İşin enteresanı Sami Selçuk'un görüşleri AKP'nin yapmak istediği değişikliklerden neredeyse taban taban zıt. Kuvvetle muhtemel ki bu görüş ve öneriler AKP'nin işine gelmedği için çooook liberal yazarlar tarafından görmezden gelinecek. Bence bu karmaşa içinde çok iyi bir kılavuz olmuş Sami Selçuk'un söyledikleri. Mutlaka okunmalı. http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetay&ArticleID=991419&Date=14.04.2010&CategoryID=78

CHP'den Gerçek Muhalefet

Deniz Baykal'ın AKP'nin yapmayı düşündüğü anayasa değişikliği ile ilgili yaptığı öneriden mütevellit uzun zamandan sonra ilk defa CHP ülke gündemini belirleyen pozisyona girmiştir. CHP'nin ihtiyacı olan tam da budur zaten; Gündemi belirlemek. Sürekli edilgen durumda olan, iktidarın her dediğine "istemezük" diye yaklaşan ve alternatif üretmeyen bir parti olarak çok yıpranan CHP'nin bu çıkışı çok akıllıca olmuştur. Daha önce çokça söylediğim gibi Türkiye gerçekten kötü yönetiliyor. Fakat insanlara alternatif sunmadığınız sürece insanlar bunun çok da farkına varamıyor. CHP ilk defa ülkeyi bu kadar geren bir konuda gerginliği düşürüp sorunu çözmeye yönelik bir çıkış yapmış oldu. Demek neymiş, mesele iktidarı körü körüne eleştirmek değil, mesele eleştirdiğiniz konu ile ilgili ortaya çözüm de koyabilmekmiş. Bu çıkışı bir başlangıç olarak görürsek ve CHP AKP'nin ülkeyi kötü yönettiğini, ülkeyi sürekli germeye çalışıp bu gerilim üzerinden prim yapmaya çalıştığını

Vize İşkencesi

Malumunuz çoğu hatta sanırım bütün Avrupa ülkelerine gidebilmek için vize almak gerekiyor. Özellikle AB'nin şengen diye bir vize uygulaması var, ilk olarak gideceğiniz ülkeden alıyorsunuz sonra o vize ile bütün şengen ülkelerinde gezebiliyorsunuz. Büyük kolaylık sağlıyor gibi görünüyor ama tabii vizeyi alabilirseniz. İşin enteresanı vize ortak ama o vizeyi alabilmek için gereken evraklar ülkelerin kafasına göre değişiyor. Şu aralar Avusturya vizesi almak için uğraşıyorum ve inanın sıtkım sıyrıldı. İstedikleri evrakların fazlalığı bir yana vize görüşmeniz için randevu almanız gerekiyor ve randevu alabilmek 26 TL bayılıyorsunuz. Vize içinde ekstradan 60 Euro veriyorsunuz. Çok ucuz çook :) İstedikleri evraklar ise kelimenin tam anlamıyla çıldırtıcı. Tam 19 değişik evrak istiyorlar. Yani ben bir insandan 19 değişik evrak çıkabileceğini bilmiyordum onu da öğrenmiş oldum böylece. Birde her evrakın fotokopisini istiyorlar ve en önemlisi onların istediği sırada vermek zorundasınız evraklar